top of page
  • YouTube Social  Icon
  • Instagram Social Icon
  • LinkedIn Social Icon
Search

Antik İnsan Kalıntılarında Hepatit B Virüsüne Rastlandı!

Dünyada 200 milyondan fazla insan, insan vücudunda uzun süre kalabilecek ve kronik akciğer hastalığı gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilecek bir patojen olan hepatit B virüsünün bir enfeksiyonuyla yaşıyor. Yaygın oluşuna rağmen, virüsün atalarının kökleri hakkında çok az şey biliniyor. Nature dergisinde yayınlanan yeni bulgular, virüsün bugüne kadarki en eski örneklerinden bazılarını (800-4500 yaşları arasında) ortaya koyarken evrimi ve kökeni hakkında yeni bilgiler sunuyor.


Cambridge Üniversitesi'nden virüs evrimi üzerine çalışan doktora öğrencisi Barbara Mühlemann:" Bilim insanları daha önce 16. yüzyıldan kalma iki mumyada hepatit B virüsünü ortaya çıkarmış olsalar da, patojene ilişkin yapılan araştırmaların çoğu, son 50 yılda insanlardan elde edilen DNA dizileri üzerine odaklandı. Bu yüzden eski genomları açığa çıkarmak, ilk defa fosil bulmak gibi bir şeydi." diyor.



Tunç Çağı'ndan Orta Çağ'a kadar Avrasya'da yaşayan kişilerdeki eski salgınların belirtilerini araştırmak için araştırmacılar, 304 antik insanın kalıntılarından elde edilen DNA'yı inceledi. 6000 yıldan fazla bir zaman yayılan bu örnekler, bu bölgede daha önce iki insan genomu incelemesinden elde edilen büyük iskelet koleksiyonlarındandı.

Bu eski DNA örneklerinin yarısı, yine Nature'de yayınlanan, Avrasya bozkırlarında Tunç Çağı'ndan Orta Çağ'a kadar yaşayan insanların genomlarının bir analizini rapor eden başka bir çalışmadan geldi.


Danimarka Doğa Tarihi Müzesi'nde doktorasını yapan ve aynı zamanda bu iki yeni çalışmanın  ortak yazarlarından olan Peter de Barros Damgaard:" Bu tür çalışmalar ancak genetik tekniklerdeki ilerlemeler ve kalıntıları ortaya çıkarmak için mezar höyüklerini kazıyan arkeologlar tarafından yıllarca süren titiz çalışmalar nedeniyle mümkün olabiliyor. Tüm bu iskeletlerle aynı çalışmak için çok ayrıcalıklıydık" dedi.

Mühlemann:" Araştırmacılar bu örnekler içinde virüs aramak için yola çıktığında, ne keşfedeceklerinden emin değillerdi. Araştırma yapan diğer gruplar benzer yaşlı kalıntılarda eski vebalardan kalma bakteri bulmuş olsalar da kimse virüs aramamıştı. Bu kadar uzun süre korunup korunmayacağını bilmiyorduk." dedi.


Bu yüzden, ekip için 25 kişinin hepatit B enfeksiyonu belirtisi göstermesi ve bunların arasında yaşları 800 ila 4500 arasında olan 12 kişinin daha fazla analiz için sağlam olduğunu tespit etmesi sürpriz oldu. Mühlemann:" Eski insanlarda tespit edilen en eski hepatit B virüslerinden bazıları olmasına rağmen, binlerce yıldır insanlara bu patojen ile bulaşmaları şaşırtıcı değil." dedi.


Bu eski virüslerin genomlarının daha ileri analizleri çoğunun, modern bir genotipe veya DNA'larında ki benzerliklere dayalı bir kategoriye sığabileceğini ortaya koydu. Bununla birlikte, genetik dizilerinin üçü, modern bir eşleşmeye sahip değildi ve şimdi tükenmiş olan en az bir yeni ele geçirilmiş tür ile bağlantılıydı. Kanada McMaster Üniversitesi'nde evrimsel genetikçi olan ve bu çalışmada yer almayan Hendrick Poinar:" İnsan atalarının popülasyonlarındaki virüs çeşitliliği hakkında hiçbir fikrimiz yok." diyor. Evrim teorisi, bazı virüs dizilerinin rastgele tesadüfen kaybolacığını ön görmekte ve soyu tükenmiş bir hepatit B türü bulmanın virüs çeşitliliğinin geçmişte bugünkünden daha fazla olabileceğini düşündürmektedir.


Araştırmacılar ayrıca, bazı eski viral dizilerin, günümüzde spesifik genotipleriyle tipik olarak ilişkili olmayan bölgelerden geldiğini buldular. Örneğin bazı bilim insanları, günümüzdeki dağılımına bağlı olarak, hepatit B genotip A'nın ( belirli bir tür ) Afrika'da ortaya çıktığını ve 16. ve 19. yüzyıllar arasında köle ticareti yoluyla yayıldığını ileri sürdüler. Bununla birlikte yeni bulgular, virüsün bu türünün yaklaşık 4000 yıllık iki Avrasya örneğinde ve yaklaşık 2600 yıllık bir Macar İskit örneğinde bulunduğunu ortaya koymakta.


Mülemann:" Verilerimiz, genotip A'nın coğrafi kökeninin Afrika'da olmadığını gösteriyor. Virüsün köle ticareti yoluyla dünyanın diğer bölgelerine taşınması ya da Afrika'daki patojenin daha önceki bir sürümünün hala keşfedilmemiş olması hala mümkün." diyor.

Eski insan gruplarının dinamikleriyle ilgili daha fazla bilgi, virüsün nasıl geliştiğine de ışık tutabilir. Örneğin yeni insan genomu çalışmasından elde edilen bulgular, en azından Avrasya bozkırlarını M.Ö. 200 ile 800 yılları arasında işgal eden İskitler ayrı tutularak, daha önce belirlenmiş büyük ölçekli göç kavramlarının yanlış olabileceğini oraya koymaktadır. Aksine, araştırmacıların genetik olarak benzer grupları keşfetmesi, değişimin daha daha küçük ölçekli hareketlerle gerçekleştiğini göstermektedir.  Washington Üniversitesi'nde arkeoloji profesörü Michael Frachetti:" Bu görüşleri alır ve hepatit çalışmasına uygularsanız, bu tür etkileşimlerin antik hepatit enfeksiyonlarının yayılmasını nasıl etkilediği sorusu gündeme gelir." dedi.


Mühlemann:" Bu eski DNA dizileri, virüs evrimini incelemek için daha önce sahip olmadığımız bir pencere açıyor." dedi ve geçmişte meydana gelen modifikasyonları açığa vurarak:" Bu çalışmalar virüsün genomunun gelecekte nasıl değişebileceğini aydınlatabilir." dedi.



KAYNAK: sapiens.org

 
 
 

Comentários


BİZE KATIL, GELİŞMELERİ TAKİP ET!
  • Grey Google+ Icon
  • Grey Twitter Icon
  • Grey LinkedIn Icon
  • Grey Facebook Icon

© 2023 by Anthropology Is Now  created with Wix.com

bottom of page